Günümüzde isletmeler için rekabetin kiyasiya artmasi nedeniyle kaynaklarin etkin ve verimli kullaniminin yani sira müsteri istek ve ihtiyaçlarina zamaninda ve dogru bir sekilde cevap verilmesi de büyük önem kazanmistir. Bu çalismanin amaci, üretim portföyünde çok fazla ürün çesitliligi bulunan ve siparise dayali üretim gerçeklestiren isletmelerde herhangi bir anda atölyede islemek üzere bekleyen siparislerin ve ayni anda atölye içerisinde üretimde bulunan birçok siparisin dinamik çizelgelemesinin yapilmasidir. Bu tip firmalara gelen terminli siparisler nedeniyle herhangi bir anda atölyede islemek üzere birçok siparis beklemekte ve ayni anda da atölye içerisinde üretimde birçok siparis yer almaktadir. Bu dinamik yapi; çizelgeleme ve tezgâh yükleme problemlerinin karmasik bir hal almasina neden olmakta ve üretim planlama ve kontrol proseslerinin etkin yönetilmesi gerekliligini ortaya çikarmaktadir. Yapilacak bir yanlis çizelgeleme veya atama sevkiyatlarda gecikmelerin yasanmasina ve makinelerin atil kalmasina sebep olmaktadir. Buna ek olarak isletmede çok sayida hammadde, yari mamul ve ürün stokunun bulunmasi yüksek stok maliyetlerine, elde bulundurmama maliyetlerine ve stok yönetiminin etkin bir sekilde gerçeklestirilememesine neden olmaktadir. Tüm bu problemlerin önüne geçebilmek için çalismamizda; sistem analizi yapilarak ürün rotalari ve islem sürelerinin belirlenmesi, gelen siparisler içerisinden atölyenin sartlarini da dikkate alarak dogru siparisin seçilmesi, sonrasinda atölyenin durumuna göre tezgâhlara dogru parçalarin atamamasi için sistemin simüle edilmesi ve çesitli senaryolar olusturularak firma için uygun atama stratejisinin belirlenmesi ile dinamik çizelgelemenin uygulanmasi hedeflenmektedir.

Bu çalisma 1000 (bin) bayan üyesi olan bir spor merkezinde yapilmistir. Üyelerin büyük çogunlugu yeterli kilo veremedikleri/incelemedikleri ve kilo verdikten sonra formunu koruyamadiklari düsüncesi ile aktif üyeliklerini pasif üyelige çevirmistir. Bu problemin olusmasina neden olan etkenleri tespit etmek ve bu meseleyi ortadan kaldiracak en uygun parametreleri ve seviyeleri belirlemek için kalite gelistirme araçlarindan biri olan deney tasarimi yaklasimi kullanilmistir. Deney tasariminin kullanilmasi ile daha az deney sayisi ile ve daha kisa sürede hedefe ulasmak amaçlanmistir. Uygulama kisminda Deney Tasarimi yaklasimlarindan faktöriyel tasarim ile problem analiz edilmis, sonuçlar degerlendirilerek yorumlanmistir.

Çalismanin amaci, girisimcilik egilimi ile mutluluk algisi arasindaki iliskiyi incelemektir. Girisimcilik egilimi, belirsizlik toleransi, bagimsizlik ihtiyaci, risk alma, yaraticilik, yenilikçilik, insanlarla iliski, içsel kontrol odagi ve basarma ihtiyaci boyutlariyla temsil edilmistir. Arastirmada anket yöntemi kullanilmis olup, anket Afyon Kocatepe ve Kastamonu üniversiteleri ögrencilerine uygulanmistir. Ankette ölçüm araci olarak Avsar (2007) tarafindan gelistirilen girisimcilik egilimi ölçeginden ve Oxford mutluluk ölçeginden (Hills ve Argyle, 2002) yararlanilmistir. Arastirmanin bulgulari, mutluluk ile yenilikçilik, insanlarla iliski, bagimsizlik ihtiyaci ve yaraticilik boyutlari arasinda pozitif ve anlamli bir iliski, risk alma boyutu arasinda negatif bir iliski oldugunu göstermistir.

Bu çalismanin amaci hemsirelerin örgütsel güven algilarinin örgütsel bagliliklari üzerindeki etkisini incelemektir. Arastirmanin örneklemini bir kamu hastanesinde çalisan ve kolayda örnekleme yöntemiyle belirlenmis 117 hemsire olusturmaktadir. Veriler anket teknigi kullanilarak toplanmistir. Arastirmada veri toplama araçlari olarak Bromiley ve Cummings (1996) tarafindan gelistirilen “Örgütsel Güven Envanteri”nin iki boyutlu kisa formu ile Meyer, Allen ve Smith (1993) tarafindan gelistirilen üç boyutlu “Örgütsel Baglilik Ölçegi” kullanilmistir. Veriler ilgili analizlere (betimleyici istatistikler, korelasyon ve regresyon analizleri) tabi tutulmus ve elde edilen bulgular yorumlanmaya çalisilmistir. Analiz sonuçlarina göre duygusal baglilik alt boyutu hem bilissel hem de duygusal güvenden pozitif ve anlamli bir sekilde etkilenirken devam bagliligi alt boyutu sadece bilissel güvenden pozitif ve anlamli bir sekilde etkilenmektedir. Örgütsel güven alt boyutlarinin normatif baglilik alt boyutu üzerinde anlamli bir etkisi bulunamamistir.

Kisitli finansal kaynaklar ve finansal piyasalara erisim zorluklari, girisimciligin gelismesinin önündeki en büyük problemlerdir. Yeni kurulan ve büyümekte olan isletmeler, özkaynak, borç, risk sermayesi ve ilk halka arz konularinda zorluklarla karsilasmasina ragmen, birçok girisimcilik çalismasi sadece egitim, meslek, deneyim ve cinsiyet gibi demografik özellikleri göz önüne almistir. Bir girisimci hayatinin erken dönem girisimcilik faaliyeti asamasinda büyük problemlerle karsilasabilir. Bu çalismanin amaci, Geçis ekonomileri, Güney Amerika ve Gelisen piyasalarda girisimcilik faaliyetleri arasindaki farkliliklari belirlemek ve ulusal kültürün girisimcilikte risk almayi tesvik etmesi üzerine olan etkilerini arastirmaktir. Bu çalisma, finansal kaynak kitligi ve banka hizmet yetersizliginin gelismekte olan ülkelerde gelisen ülkelere oranla önemli problemler oldugunu bulmustur. Çalismanin verileri Küresel Girisimcilik Izleme projesinin standart anketlerinden saglanmistir.

Kisilik özellikleri ile girisimcilik egilimi arasinda iliski bulunup bulunmadigi, kisilik özelliklerinin bireylerin girisimci olup olmamasinda etkisinin olup olmadigi sorusu, is dünyasinda ve literatürde cevabi bulunulmaya çalisilan konulardan birisidir.Baslica iki bölümden olusan bu çalismada; konu arastirilarak literatüre ve is yasamina katki saglanmaya çalisilmaktadir. Çalismanin birinci bölümünde, bes fakör kisilik kurami incelenmis, literatür taramasi sonucu ulasilan benzer çalismalar verilerek, ulasilan sonuçlara kisaca deginilmistir. Çalismanin ikinci bölümünde, Çanakkale’de faaliyet gösteren girisimciler ve kamu - özel sektör çalisanlari ile bir alan arastirmasi gerçeklestirilmistir. Bu amaçla, Subat – Haziran 2015 tarihleri arasinda 461 kisi ile yüz yüze görüsmeler yapilmistir. Arastirmanin ölçegi, Goldberg (1992) tarafindan gelistirilen ve dünya literatüründe de kabul gören "Büyük bes faktör belirleyici” modelinden uyarlanarak IPIP tarafindan hazirlanan ölçekten yararlanilarak hazirlanmistir. Arastirmanin istatistiksel olarak degerlendirilmesinde, güvenililirlik analizi yapilmis, frekans testlerinden yararlanmanin yaninda, konu ortalamalar arasi anlamli farkliliklar bagimsiz iki grup arasi farklarin testi, tek yönlü varyans analizi uygulanarak arastirilmistir. Analiz sonucunda, kisiligin disa dönüklük, uyumluluk, özdenetim/ sorumluluk ve gelisime açiklik boyutlarinda girisimciler ile maasli çalisanlar arasinda anlamli farkliliklar bulundugu, duygusal denge boyutunda ise iki grup arasinda anlamli bir fark bulunmadigi tespit edilmistir.

Çalismamizin amaci Kirgizistan ve Türkiye’deki potansiyel girisimciler olan üniversite ögrencilerinin, girisimci bir kisilige sahip olup olmadiklarini, girisimciligi nasil tanimladiklarini, girisimciligi kendileri için bir firsat olarak görüp görmediklerini belirlemek ve girisimcilik dersini aliyor olmanin bu görüsler üzerindeki etkilerini arastirarak üniversitelerde verilmekte olan girisimcilik derslerinin amacina uygun ve etkin olarak verilip verilmediginin iki ülke arasinda karsilastirmali olarak ortaya çikarilmasidir. Bu amaçla Kirgizistan-Türkiye Manas Üniversitesi ve Celal Bayar Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakülteleri ögrencilerine anket uygulanmistir. Elde edilen anket sonuçlari yorumlanmis ve ögrencilerin girisimcilige bakis açilarindaki benzerlikler ve farkliliklar belirlenmeye çalisilmistir.

Bu çalisma duygusal zekânin girisimcilik üzerindeki etkisini incelemektedir. Küçük ve orta ölçekli isletmelerde 344 girisimci ile yapilan anket çalismasi sonucunda duygusal zekânin dört boyutu ile girisimcilik özellikleri arasinda pozitif yönlü bir iliski oldugu saptanmistir. Bununla birlikte bu iliskinin bazi girisimcilik özellikleri için zayif oldugu gözlemlenmistir. Çalismanin sonuçlari bireylerin duygularinin farkinda olmalarinin, duygularini kullanabilme ve yönetebilme becerilerinin girisimcilik özellikleri üzerinde etkili oldugunu gösterirken, empatik duyarlilik özelliginin girisimcilik özellikleri üzerinde anlamli bir etkisinin olmadigini göstermektedir.

Bu arastirmanin temel amaci, bir üniversitenin farkli fakülte, bölüm ve programlarinda okuyan genç girisimci adaylarin egitim öncesi durumlari da dikkate alinarak, aldiklari girisimcilik egitimi ile girisimcilik egilimleri arasindaki iliskileri incelemektir. Nicel yaklasimla yürütülen arastirmada, “öndeneysel” arastirma deseninin “tek gruplu ön-test son-test” türünden yararlanilmistir. Arastirmada, Aksaray Üniversitesinde girisimcilik dersini zorunlu ders olarak alan ögrencilerden tam sayim yöntemi esas alinarak hem girisimcilik egitimi öncesi hem de sonrasi bir anket yoluyla veri toplanmistir. Toplanan 1340 kullanilabilir katilimci verisi, faktör analizi, pearson korelasyon analizi ve iliskili örneklem t-testi teknikleri ile analiz edilmistir. Sonuçlar, alinan girisimcilik egitimi ile genel girisimcilik egilimi ve egilimin alt boyutlarini olusturan girisimcilige yönelik tutum, girisimcilige yönelik algilanan sosyal norm, davranissal kontrol ve öz-yeterlik degiskenleri arasinda istatistiksel olarak belli düzeyde anlamli iliskiler oldugunu ortaya koymustur. Arastirmada ayrica girisimcilik egitiminin girisimcilik bilgi ve becerileri açisindan da olumlu sonuçlar dogurdugu tespit edilmistir. Bu sonuçlarin son dönemlerde alanyazinda sikça tartisilan girisimcilik egitiminin önemini ortaya koyabilme açisindan dikkate deger oldugu düsünülmektedir.

Kaynak Etkinlik Analizi, isletmelerin kaynaklarini ne derece etkin kullandiklarini inceleyen ve isletmelerin; yönetsel, teknik ve ölçege dayali etkinlik düzeylerini arastiran analiz yöntemidir. Bu yöntem bir isletmenin yillar itibariyle kaynak etkinliginin arastirilmasina elverisli oldugu gibi, sektördeki isletmelerin yalnizca bir yillik statik veya yillar itibariyle dinamik yapida analizlerine de imkân vermektedir. Malmquist yöntemi, yillar itibariyle etkinlik analizleri ile birlikte isletmelerin; yönetsel, teknik ve ölçege dayali etkinlik degisimleriyle bunlarin bir bileskesi konumundaki Toplam Faktör Verimliligindeki degisimleri de hesaplayan çok boyutlu bir analiz teknigidir. Çalismada, Kirgizistan’da faaliyet gösteren bankalarin Malmquist yöntemi kullanilarak kaynak etkinliklerinin ve toplam faktör verimliliklerinin hesaplanmasi ve bu etkinliklerin zaman içerisinde nasil degistiginin belirlenmesi amaçlanmaktadir. Malmquist yönteminde kullanilan veri seti kârlilik temelli olup; Genel Yönetim Giderleri ile Faiz Giderleri girdileri; Faiz Gelirleri ile Faiz Disi Gelirler de çiktilari olusturmaktadir. Belirlenen amaç dogrultusunda Kirgizistan’da bankacilik sektöründe faaliyet gösteren 17 ticari bankanin 2007-2014 yillarina ait verileri kullanilarak sektörel temelde etkinlik analizi gerçeklestirilmistir.

The changes that continually occur in the world’s economic, military, and diplomatic constraints and strategic targets lead countries to take preventive measures for their defense systems. One of these is that involving military cargo planes. The aim of this study is to determine the best options, by using multi-criteria decision-making approaches, for supplying military cargo aircraft, such as the AHP, SAW, ELECTRE and TOPSIS methods. Firstly, in this study, the military cargo aircraft are examined in order to determine if they meet the needs of and make a contribution to the Air Force in a deterrent capacity. Next, decision theory is studied and related subjects and definitions are explained. Later, all the methodologies are presented individually. All the criteria are defined during the application process. These criteria are operational effectiveness, the country’s share in the project, maintainability, maintenance easiness and cost-effectiveness. After this, a hierarchical model is composed and a comparison of criteria is made using the AHP and SAW methods; also the criteria of data related to the AHP method are used in the AHP, TOPSIS and ELECTRE methods. Finally, four different methods are used for three aircraft alternatives (A, B, C) and the best one ( C ) is determined.

Bu çalismada, Avrasya ülkelerindeki ekonomik büyüme süreci ile dogrudan yabanci yatirimlar arasindaki nedensellik iliskisi incelenmistir. Bu baglamda 6 Avrasya ülkesi (Azerbaycan, Kazakistan, Kirgizistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan) için 1995-2012 dönemine ait ekonomik büyüme verileri ile dogrudan yabanci sermaye girisi verileri kullanilmistir. Söz konusu ülkeler ayni zamanda geçis ekonomileri içinde yer almaktadirlar. Bu süreç 1989 yili itibariyle baslamistir ancak bu ülkelere iliskin verilere 1995 yilindan sonra saglikli bir sekilde ulasilabilmektedir. Degiskenler arasindaki iliski, panel modeli çerçevesinde ele alinmis ve söz konusu ekonomiler için dogrudan yabanci sermaye girisleri ve milli gelir arasinda bir nedensellik iliskisi olup olmadigi arastirilmistir. 6 ülkenin 1995 – 2015 dönemine iliskin verileri panel olarak derlenmis ve öncelikle çalisma kapsaminda yer alan her bir degiskenin duraganligi Levin – Lin – Chu, Im – Peseran – Shin, Fisher ADF Chi2 ve Fisher PP Chi2 panel birim kök testleri ile arastirilmistir. Degiskenler arasindaki nedensellik iliskisi ise hem yatay kesit bagimliligi hem de yatay kesit bagimsizligi altinda kullanilabilen Dimutrescu-Hurlin panel nedensellik testleri analiz edilmistir. Analiz sonuçlarina göre, seçilen 6 Avrasya ülkesi kapsaminda dogrudan yabanci sermaye girisi ile ekonomik büyüme arasinda ekonomik büyümeden dogrudan yabanci sermaye degiskenine dogru tek yönlü bir nedensellik iliskisi tespit edilmistir.

Gelismis ülkelerin tecrübelerine bakildiginda, girisimciligin gelismesinin belli ölçüde bu konuda yapilan bilimsel arastirmalar ve egitim faaliyetlerine bagli oldugu söylenebilir. Bu baglamda KTMÜ tarafindan 2006 yilindan bu yana Kirgizistan ve diger Türk Cumhuriyetleri’nde girisimciligin güncel sorunlarina çözüm getirmek amaciyla Uluslararasi Girisimcilik Kongreleri serisi düzenlenmektedir. Bu arastirmanin temel amaci kongrelerde sunulan ve bildiri kitaplarinda basilan bildirilerin genel bir profilini ortaya koymaktir. Arastirma 2006-2016 yillar arasinda yayinlanan 6 adet bildiri kitabinda basilan toplam 390 bildiriyi içermektedir. Bu dogrultuda bildiriler genel bilgiler, konular, bildirilerde kullanilan veri türü, dil, ülke, üniversite ve yazar özellikleri gibi çesitli degiskenler açisindan içerik analizine tabi tutulmustur. Bulgularin yüzde, frekans dagilimlari verilmistir. Arastirma sonuçlari bundan sonraki asamalarda yapilacak olan Girisimcilik Kongreleri ve bu konuyla ilgili yapilacak olan diger etkinlikler açisindan önem tasimaktadir.

Bu çalismada, Porter (1980) tarafindan gelistirilen ve literatürde genel kabul gören Jenerik stratejilerin isletme performansina etkisinin ölçülmesi amaçlanmistir. Porter; isletmelerin rakiplerine karsi sürdürülebilir rekabet avantaji saglayabilmeleri için tanitim stratejileri basari ile uygulamalari gerektigini belirtmistir. Jenerik stratejileri kendi içerisinde maliyet liderligi, farklilasma ve odaklanma olarak üç bölümde ele almistir. Porter üç stratejinin es zamanli olarak uygulanmasi durumunda isletmelerin arzu ettikleri hedeflere ulasamayacaklarini ve üç farkli strateji arasindan, bulunulan sektörün durumuna göre bir tanesinin ön plana çikartilip o noktada uzmanlasmalari gerektigini savunmustur. Performans ise bir isin yerine getirilme düzeyi olarak tanimlanmaktadir. Isletmelerin performanslari degerlendirilirken verimlilik, etkinlik, üretkenlik ve karlilik gibi nesnel ölçütlerle birlikte kullanilmasinin yani sira isletmelerin finansal bilgilerini paylasmak istememeleri nedeniyle öznel olarak da degerlendirilebilmektedir. Arastirmada uygulama asamasinda nicel arastirma yöntemlerinden yararlanilmistir. Arastirma Aksaray ilinde OSB’de faaliyet gösteren isletmelere uygulanmis ve veri toplama araci olarak anket teknigi, ölçek olarak ise Yamin, Gunasekaran ve Mavondo (1999) tarafindan gelistirilen “Jenerik Strateji Ölçegi” kullanilmistir. Isletmelerin finansal bilgilerini paylasmak istememeleri nedeniyle isletmelerin performanslari sübjektif olarak ele alinmis ve bu dogrultuda da Eroglu (2003) tarafindan geçerliligi güvenilirligi kanitlanmis “Isletme Performansi” ölçegi kullanilmistir. Isletme performansi ürüne, müsteriye, çalisanlara, satis ve karliliga yönelik olarak dört boyutta ele alinmistir.